Takipçiler

20160103

Senenin ilk blogu

Öncelikle yine zengin olamadım. İnanır mısınız çeyrek bilet almayı reddedip, yarım bilet almıştım ve şansıma tüküreyim amorti bile çıkmadı. Çıkacağına kendimi nasıl inandırdıysam, "Bir hata olmuştur bence..." diyerek bileti saklamayı sürdürüyorum. Sanki gökten yeni rakamlar inecekmiş de benim biletime isabet edecekmiş gibi. Neyse ki, şanslıyım da, gönlüm zengin.
Gel gelelim, ne yaptım 1 Ocakta?
Açıkçası benim için enteresan bir gündü. Hem yeni yıl, hem de Volkan'ın doğum günüydü. Hediye telaşına iki hafta öncesinden başlamıştım ve bu süreçte bir kere daha anladım ki, ERKEĞE HEDİYE ALMAKTAN DAHA ZOR BİR ŞEY YOK. Kalıcı olmasını, uzun yıllar kullanabileceği bir şey olmasını istediğim için, çareyi kol düğmelerinde buldum ve istediğim markada, istediğim modelde kol düğmesi bulup, aldım. Ürünün kargoya veriliş süreci de beni biraz germedi değil hani. Ya yetişmezse, ya bi anda ürün stokta kalmadı deyip, puf diye yok olup giderse diye, kendimi gerginlikten gerginliğe attım fakat üç günün sonunda elime ulaştılar. Kalabalıktan çok hoşlanmadığımız için, evimizde olmayı tercih ettik o gece. Tabii ki sevgilime rakı sofrası kurdum ve baya baya blues dinleyerek yeni yıla girdik. (Ahmet Kaya bizden geçti artık, hüzne lüzum yok bence.) Tabii ki edebiyatçı kimliğimi kullanarak, hediyemin içine de küçücük bir not iliştirdim ve onu tanıyorsam, hediyeden çok nota sevindi. Sonra bir kere daha dedim, "Ne şanslı bir kadınım!" O gün ve ondan sonraki iki günümüz, alkol alıp, Yüzüklerin Efendisi izlemekle geçti ki. Çocukluğumdan beri aktif bir potterhead olduğum ve her sene düzenli olarak Harry Potter serilerini izlediğim için, sevgilime zorla da olsa aylar önce, seriyi bitirtmiştim. Birinci ve ikinci filmde biraz sıkılsa da sonraki filmlerinden hoşlandı ve hatta Dobby'nin öldüğü sahnede, baya baya ikimiz de ağladık. İntikam almak istediği için olsa gerek, Yüzüklerin Efendisini çok sevdiğini ve benim de izlememi istediğini söyledi. Kıramadım ve başladık seriye. Dürüst olayım, üç filmi anca iki ayda bitirebildik. Ne uzun filmmiş arkadaş, gözlerim kurudu ekrana bakmaktan. Ve yine dürüst olayım ilk filmde İNANILMAZ sıkıldım. Fakat ikinci ve üçüncü film beni çok etkiledi, o dört saat nasıl geçti anlamadım. Sıra Hobbits'teymiş. Öyle diyor.
Yarından itibaren final haftasına giriyorum. Aksi bir durum yaşamadığım sürece, on beş gün kadar yazamam gibi geliyor. Ders çalıştığım da yok esasen, neden yazamayacaksam sanki...
Öyle işte, yeni yıllı, yeni yaşlı bir gece geçirdik. 2016'da ders bırakmamayı, sevgilimin bana gitar çalmayı öğretmesini, sevdiklerimi kaybetmemeyi ve ülke olarak barbar bir toplum olmaktan çıkıp, göğe bakabilmeyi başardığımız bir yıl olmasını diliyorum.
Sevgiler...

1 yorum: